Solucan Delikleri (Worm Holes)
Solucan Delikleri
(Worm Holes)
"Solucan Delikleri", Einstein'in varlığını öngördüğü, varsayımsal uzay boşluklarıdır. Eğer uzayda boşluklar varsa, zamanda da boşluklar olmalıydı. Ne var ki bu boşluklar, atomdan milyar kere daha küçük ve hayal edilemeyecek kadar kısa süre ile var oluyor. Dolayısıyla, bu boşluklardan birini yakalamak, açık tutmak ve insanın geçeceği kadar genişletmek, hayli güç olabilir.[1]
Bilimsel adı Einstein-Rosen Köprüsü olan bu kavram, yaygın olarak "solucan deliği" olarak kullanılmaktadır.[2] Burada geçen solucan, İngilizce solucan anlamındaki "worm" kelimesinden gelmektedir. Fakat İngilizcede "worm", aynı zamanda elma kurdu gibi kurtçukları da içermektedir. "Wormhole" ismindeki "worm", aslında bir elma kurdunu temsil eder.[3]
Solucan delikleri, tamamen teoriktir. Bugüne kadar hiçbir astronom, solucan deliği tespit edememiştir. Ancak birçok fizikçi ve astronom, solucan delikleri yoluyla paralel evrenlere geçilebileceğine, bu kanalla evrenler arasında iletişim kurulacağına, uzay ve zaman içinde solucan delikleri içinden kestirme olarak seyahat etmenin mümkün olacağına inanmaktadır.[4]
Solucan delikleri, birçok bilim-kurgu öykü, roman ve filmde uzak mesafeleri aşmak için kullanılan bir yolculuk yöntemi olarak işlenmiştir. Uzay-zamanda, birbirinden uzak iki nokta arasında hemen hemen hiç zaman harcamadan ve normal hızlarda, yani ışık hızının altında yolculuk etme gibi bir olanak sunan bu kavram, astronomik uzaklıklarla baş etmek için mükemmel bir olanak olmuştur. Ünlü TV dizisi "Stargate", bu kavram çerçevesinde ortaya çıkmıştır.[2]
Bilim-kurguda solucan delikleri, kimi zaman yıldız geçitleri olarak adlandırılırlar. Bunlar sayesinde, uzayda birbirinden çok uzak noktalar arasında kestirme bir geçiş yapılabilir. Hipotetik bir solucan deliğinden atladığınızda, galaksinin diğer bir yanına bir an içinde ulaşmak mümkündür. Solucan delikleri, kütle çekiminin sadece zamanı değil uzayı da çarpıttığını gösteren genel görelilik kuramına doğal olarak uygundurlar. Kuram, uzaydaki iki noktayı birbirine bağlayan alternatif yol ve tünel geçişlerine benzer yapılanmalara izin verir. Bir tepenin altından geçen bir tünelin, tepe yüzeyini izleyen yoldan daha kısa olabilmesi gibi, bir solucan deliği de bildiğimiz uzaydaki normal bir güzergâhtan daha kısa olabilir.[5]
Uzayın ve zamanın bir eğriliğinin bulunması gerektiğinden, geometri anlayışımız tümüyle altüst olmuştur. Değişiklik hem nitel hem niceldir. Niteldir; çünkü uzay zamandaki iki nokta, tırtıl yollar olarak adlandırılan ve bilmediğimiz çok farklı yollarla birbirine bağlanabilir. Dünyadan uzak bir gökadaya gitmek için, geleneksel üç boyutlu uzayımızda birkaç bin yıl sürecek (ışık hızıyla bile gidilse, onlarca yıl sürer) bir yol almak yerine bir tırtıl yolundan giderek, gökadaya eşanlı olarak ulaşılabilir. Uzay zamanı eğerek ve bükerek bir wormhole (solucan deliği) anlaşını kullanarak uzaydaki mesafeler arasında madde nakli mümkün olabilir.[6]
Solucan deliklerinin çalışma prensibi, basit olarak şöyle anlatılabilir: Düz bir yüzeyi, örneğin bir mektup kağıdını uzay olarak düşleyin.Kağıdımızın uzak iki köşesini kıvırarak olabildiğince birbirine yaklaştırın. En uzak iki uç, şimdi üst üste. Bu yakınlıkta bir uçtan diğerine küçük bir hareketle geçmek mümkün. Geçiş işleminden sonra kağıdımızı eski düz haline getirelim. İşte neredeyse hiç zaman harcamadan olası en uzak mesafeye ulaştık. Solucan deliği, örneğimizdeki kıvrılan kağıt gibi evrendeki iki noktayı bükerek böyle bir geçişe olanak vermektedir.[2]
Solucan delikleri, "sonsuz ihtimali" temsil eder. Bizim bildiğimiz uzayın ötesindir. Sonsuz tünel burada üst üste labirent gibi yumak gibi dolanır. Onların içinde zaman yoktur. İmkansız ve zamansız bir bölgedir.
Bu atomaltı tüneller, sayısız tanedir. Boyları uzar, kısalır, birbiri üzerine dolanan solucanlar gibi hep kıpır kıpırdır. Birbirlerine hiç dolaşmayan 10E-33 cm'lik hortumlardır. Ve her an her yerdedirler. Salınımlarıyla maddeye can verirler. Worm Hole'lerde zaman olmadığı için dün ve yarın, en uzak ve en yakın, en büyük ve en küçük, beraberdir. Zamanın ve mekanın ötesindedirler.
Bu atomaltı tüneller, sayısız tanedir. Boyları uzar, kısalır, birbiri üzerine dolanan solucanlar gibi hep kıpır kıpırdır. Birbirlerine hiç dolaşmayan 10E-33 cm'lik hortumlardır. Ve her an her yerdedirler. Salınımlarıyla maddeye can verirler. Worm Hole'lerde zaman olmadığı için dün ve yarın, en uzak ve en yakın, en büyük ve en küçük, beraberdir. Zamanın ve mekanın ötesindedirler.
Tünellerin kurgusu Geometrik-Dinamik denen iki yasayla yönetilir. kıpır kıpır kaynayan bu geometrik biçim, dinamiktir. Tıpkı Windows'taki eğriler ve renkler adlı ekran koruyucu gibi. Döner, sallanır, uzar, kısalır, zamansızdır, dinamiktir. Philedelphia Deneyi'nde bu bölgeyi görmeleri muhtemel tayfaların gözlerindeki dehşete ve şaşkınlığa şaşırmamak gerekir. Bu tüneller, zaten imkansızı temsil ettikleri için her türlü garabete neden olabilirler. Telepati'den rüyalara, ilhamdan ışınlanmaya kadar çözemediğimiz her şeyin sebebi olabilirler.[1]
1935'te Einstein ile fizikçi Nathan Rosen, elektronlar ve diğer parçacıkları çok küçük uzay-zaman tünelleri olarak tanımlamanın bir yolunu buldu. 20 yıl sonra bu tünellere "solucan deliği" adını veren kişi ise fizikçi John Wheeler oldu. Wheeler'in analizlerine göre, solucan delikleri, uzayın başka bir boyutta büküldüğünü söyleyen genel görelilik teorisiyle tamamen tutarlıydı.[7]
Solucan deliği, bir bilim-kurgu aygıtı olarak 1985 yılında yayınlanan “Contact” adlı romanında Carl Sagon tarafından kullanıldı. Sagon'un da vurguladığı gibi Kaliforniya Teknoloji Enstitüsünden Kip S. Thorne ve arkadaşları, solucan deliklerinin bilinen fizikte uyumlu olup olmadığını bulmak üzere yola çıkmışlardı. Başlangıç noktaları, bir solucan deliğinin korkunç bir kütle çekimine sahip olması açısından bir karadeliğe benzemesi gerektiği düşüncesidir. Fakat hiçliğe doğru tek yönlü bir yolculuk sunan karadelikten farklı olarak, solucan deliklerinin girişleri gibi çıkışları da olmalıydı.[5]
1988'de Caltech fizikçisi Kip Thorne ve onun doktora öğrencileri Michael Morris ile Uri Yertsever, bu tür solucan deliklerinin ne şekilde oluşturulabileceğini ayrıntısıyla açıkladı. Sözde boşluk diye adlandırdığımız uzay, aslında kuantum dalgalanmalarına bağlı olarak durmaksızın, atomaltı parçacıklar boyutunda, çok küçük solucan delikleri üretiyor. Enerjilerini arttırarak ve (bağdaştırılmalarında karşılaşılan güçlüklerle ünlü iki alan olan) hem kuantum fiziğinin, hem de genel göreliliğin gereklerini gözeterek, solucan deliklerini, içlerinden atomaltı parçacıklardan büyük objelerin geçebileceği kadar büyütmek teoride mümkün. Bu durumda, içlerinden insan göndermek imkânsız olmasa da, son derece güç. Ama ebatları metrelerle değil, mikronlarla ölçülen solucan deliklerinden içeri nanobotlar ve yanlarında bilgi göndermemiz de yeterli olacaktır. Bilişimsel nörobilimci Anders Sandberg bir nanometrelik bir solucan deliğinden saniyede 1069 bit gibi muazzam miktarda veri aktarılabileceği tahmininde bulunuyor. Thorne, Morris ve Yertsever de genel görelilik ve kuantum mekaniği ile tutarlı olup, dünya ile (çok sayıda ışık yılı mesafede bile olsa) uzak yerler arasında solucan delikleri kurabilecek bir yöntemi açıkladı.
Fizikçi David Hochberg ve Vanderbilt Üniversitesi'nden Thomas Kephart, Büyük Patlama'dan (Big Bang) hemen sonra ortaya çıkan yerçekimi gücünün, "kendini dengeleyebilen" muazzam sayıda solucan deliği yaratmak için gerekli enerjiyi sağlayabildiğini vurguluyor. Bu solucan deliklerinin büyük kısmı, hâlâ varlıklarını sürdürüyor olabilir ve evrenin çok uzak noktalarına erişebilecek bir koridor ağı oluşturulduğu takdirde içlerine girmek de olasılıklar arasında yer alabilir. Yenilerini oluşturmaktansa, var olan solucan deliklerini keşfederek, onları kullanmak çok daha kolay olabilir.[7]
Solucan Delikleri ve Ak-Kara Delikler
Spesifik konuşmak gerekirse, sözünü ettiğimiz kara delikler dönmeyen ve elektriksel bakımdan yüksüz olanlardı. Dönen ve/veya yüklü kara delikleri göz önüne alırsak, işler daha da karmaşık bir hal alır. Özellikle, böyle kara deliklere düşmek ve tekilliğe çarpmamak mümkündür. Aslında yüklü veya dönen bir kara deliğin içi, kara delik tarafından düştüğünüzde ak delik tarafından çıkabileceğiniz şekilde, karşıdaki ak delikle bağlanmış olabilir. Ak ve kara deliklerin bu kombinasyonuna solucan deliği (wormhole) denir.
Ak delik ucu kara delikten çok uzaklarda olabilir; hatta başka bir evrende bile bulunabilir - bu, solucan deliğiyle olan bağ dışında, bizim kendi bölgemizden tamamen kopuk bir uzay-zaman bölgesi demektir. O halde uygun bir şekilde yerleşmiş bir solucan deliği çok uzun mesafelere, ya da başka bir evrene bile seyahat etmenin elverişli ve hızlı bir yoludur. Bir solucan deliğinin çıkış ucu belki de geçmiştedir; böyle bir durumda da ondan geçerek geçmişe gidebilirsiniz. Bütün bunlar insana gerçekten çok tuhaf geliyor.
Bir solucan deliği için araştırma fonu aramaya başlamadan önce bilmemiz gereken bir kaç şey var. Her şeyden önce solucan delikleri neredeyse kesinlikle mevcut değildir. Ak deliklerle ilgili bölümde de geçtiği gibi, bir şeyin sadece matematiksel denklemlere geçerli bir çözüm olması onun tabiatta gerçekten var olmasını gerektirmez. Özellikle sıradan maddenin çökmesi sonucunda ortaya çıkan kara delikler (var olduğunu düşünebildiğimiz bütün kara delikler buna dahildir) solucan delikleri oluşturmaz. Bunlardan birine düşerseniz, her hangi bir yerden mantar gibi bitmezsiniz. Doğruca gider, tekilliğe çarparsınız; hepsi bu kadar.
Ayrıca, bir solucan deliği oluşsa bile onun kararlı olmayacağı düşünülüyor. Onda seyahat etme girişiminin neden olacağı düzensizlik (perturbation) de dahil olmak üzere en küçük herhangi bir pertürbasyon bile onun çökmesine neden olacaktır.
Son olarak, solucan delikleri var ve kararlı olsa bile onda yolculuk yapmak epey sevimsiz olurdu. Yakındaki yıldızlardan, kozmik fon radyasyonundan vs solucan deliğine dökülen radyasyon, çok yüksek frekanslarda maviye kaymış olacaktır. Solucan deliğini geçmeye çalışırken bu X ve gamma ışınlarıyla kızartılmış olurdunuz.[8]
Ak delik ucu kara delikten çok uzaklarda olabilir; hatta başka bir evrende bile bulunabilir - bu, solucan deliğiyle olan bağ dışında, bizim kendi bölgemizden tamamen kopuk bir uzay-zaman bölgesi demektir. O halde uygun bir şekilde yerleşmiş bir solucan deliği çok uzun mesafelere, ya da başka bir evrene bile seyahat etmenin elverişli ve hızlı bir yoludur. Bir solucan deliğinin çıkış ucu belki de geçmiştedir; böyle bir durumda da ondan geçerek geçmişe gidebilirsiniz. Bütün bunlar insana gerçekten çok tuhaf geliyor.
Bir solucan deliği için araştırma fonu aramaya başlamadan önce bilmemiz gereken bir kaç şey var. Her şeyden önce solucan delikleri neredeyse kesinlikle mevcut değildir. Ak deliklerle ilgili bölümde de geçtiği gibi, bir şeyin sadece matematiksel denklemlere geçerli bir çözüm olması onun tabiatta gerçekten var olmasını gerektirmez. Özellikle sıradan maddenin çökmesi sonucunda ortaya çıkan kara delikler (var olduğunu düşünebildiğimiz bütün kara delikler buna dahildir) solucan delikleri oluşturmaz. Bunlardan birine düşerseniz, her hangi bir yerden mantar gibi bitmezsiniz. Doğruca gider, tekilliğe çarparsınız; hepsi bu kadar.
Ayrıca, bir solucan deliği oluşsa bile onun kararlı olmayacağı düşünülüyor. Onda seyahat etme girişiminin neden olacağı düzensizlik (perturbation) de dahil olmak üzere en küçük herhangi bir pertürbasyon bile onun çökmesine neden olacaktır.
Son olarak, solucan delikleri var ve kararlı olsa bile onda yolculuk yapmak epey sevimsiz olurdu. Yakındaki yıldızlardan, kozmik fon radyasyonundan vs solucan deliğine dökülen radyasyon, çok yüksek frekanslarda maviye kaymış olacaktır. Solucan deliğini geçmeye çalışırken bu X ve gamma ışınlarıyla kızartılmış olurdunuz.[8]
Solucan Deliklerinden Geçilebilir Mi?
Solucan deliği, aslında uzay-zamanın temelde uzay ve zamanda bir kısayol olan kuramsal topolojik bir vasfıdır. Genel olarak beyaz delikler ve kara delikler arasındaki bağlantıya solucan deliği denmektedir. Bir solucan deliğinin bir boğaza bağlı en az iki ağzı vardır. Eğer solucan deliği; geçilebilir ise; madde, solucan deliğinde bir ağızdan diğerine boğazdan geçerek ulaşabilir.
Solucan deliği ismi, fenomeni açıklamakta kullanılan bir analojiden gelir. Eğer bir solucan, bir elmanın üzerinde seyahat ediyorsa, tüm elmanın etrafını dolaşmak yerine içinden geçerek bir kestirme yol bulmuş olur. Tıpkı solucan deliğinde yol alan birinin daha yüksek bir boyut içindeki delikten evrenin öbür tarafına kestirmeden ulaşması gibi...
Solucan deliği ismi, fenomeni açıklamakta kullanılan bir analojiden gelir. Eğer bir solucan, bir elmanın üzerinde seyahat ediyorsa, tüm elmanın etrafını dolaşmak yerine içinden geçerek bir kestirme yol bulmuş olur. Tıpkı solucan deliğinde yol alan birinin daha yüksek bir boyut içindeki delikten evrenin öbür tarafına kestirmeden ulaşması gibi...
Karadeliklerin en dibi kabul edilen yerde hacim (V), sıfırdır ve yoğunluk (d) ise; "M/V" formülünden ötürü sonsuzdur. Bilim insanları, hacmin "0" olmasından yola çıkarak, karadeliğin dibinin inanılmaz güçlü bir vakum etkisi ile her şeyi yok ettiğini düşünürler, yani karadeliklerin dibinde "zaman" ve "mekan" parametreleri bildiğimiz ve kabul ettiğimiz jargonun çok dışındadır. Hatta bilinmemektedir.
Bütün bu verilerden yola çıkarak, iki karadeliğin dibinin birbirine bağlanması ile solucan delikleri oluşabilir. Bu vakum etkisinden yararlanılarak bir uzay gemisi bir karadeliğin içine girebilir ve öbür karadelikten çok kısa bir zamanda dışarıya çıkarak başka bir alt uzaya seyahat edebilir.
Solucan deliğinin merkezi (ortası) durak noktadır, yani oraya geçerken spagettileşme denen bir olaydan sonra takılırsınız ve yıldızların bir ömrü bitirmesini 10 saniye içinde görebilirsiniz. Oradan çıkmak için ışıktan hızlı yani düşünce dalgaları hızında olmalısınız. Çıkamazsanız, karadelik yok olurken enerji veya gaz kütlesine dönüşürsünüz.[3]
Yorumlar
Yorum Gönder